Makale

TÜRKİYE’NİN COĞRAFYA BİLİMİNDE

SCI VE SSCI BAĞLAMINDA TÜRKİYE’NİN COĞRAFYA BİLİMİNDE ULUSLARARASI YAYIN PERFORMANSININ KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ: 1945-2005 A Comparative Analysis of the Performance of International Publications of Turkish Geographers in the Context of SCI and SSCI: 1945-2005 Nuri YAVAN Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü, 06100 Sıhhiye, Ankara nyavan@humanity.ankara.edu.tr Özet: Bu makale 1945-2005 döneminde Türkiye’de coğrafya’nın uluslararası yayın performansını atıf indekslerinde (SCI ve SSCI) taranan dergilerde yapılan yayınlara göre incelemektedir. ISI tarafından hazırlanan verilerin kullanıldığı bu çalışmada, fiziki ve beşeri coğrafyanın evrensel bilime katkı düzeyini saptamak ve Türk coğrafyasının yerini belirlemek amacıyla karşılaştırmalı bir analize başvurulmuştur. 60 yıllık araştırma döneminde coğrafyacılar indekse giren dergilerde toplam 83 yayın yapmışlardır. Yapılan yayınların %89’u İngilizce, %90’ı İstanbul, Ankara ve İzmir’deki üniversiteler ve kurumlar tarafından yapılmıştır. %93’ü fiziki coğrafya özelliklede jeomorfoloji, kuaterner çalışmaları ve iklimle ilgili konularda yapılmıştır. %34’ü coğrafya dergilerinde, %45’i yabancı ortakla özellikle de Anglo-saksonlarla ve %62’si sadece yedi coğrafyacı tarafından yapılmıştır. Yapılan yayınların kalitesi Türkiye ortalamasının üzerindedir. Jeomorfologlar coğrafya bilimine çok önemli katkı yapmışlardır. Uluslararası arenada fiziki coğrafyayı jeologların, beşeri coğrafyayı da şehir ve bölge plancılarının coğrafyacılardan daha fazla temsil ettiği görülmektedir. Türkiye benzer gelişmişlik düzeylerine sahip Güney Kore, Polonya, Brezilya ve Yunanistan’a kıyasla, hem fiziki, hem de beşeri coğrafya alanında yayın performansı açısından bu ülkelerin çok gerisinde kalmaktadır. Sonuç olarak, Türk coğrafyasının uluslararasılaşma düzeyi son derece düşük olmakla beraber, son yıllarda kısmen de olsa olumlu bir sürecin başladığını belirtmek gerekir. Anahtar Kelimeler: SCI-SSCI, atıf indeksi, yayın performansı, coğrafya dergileri, Türkiye Abstract: This paper examines the performance of international publications in the field of geography in Turkey between 1945 and 2005, based on publications that appeared in journals covered by the citation indexes, SCI and SSCI. Using SCI and SSCI databases produced by ISI, this study also intends to investigate Turkish geographers’ place within the international academic cummunity, and to which degree both physical and human geography contributed to the world science. We found a total of 83 publications made by Turkish geographers in journals covered by the citation indexes in last six decade, 89% of them were written in English. Most contributions (90%) came from researchers working at universities and public research institution in Istanbul, Ankara and Izmir. 93% of the papers were the subject of physical geography particularly geomorphology, quaternary studies and climatology. 34% of the papers were published in geographical journals. Nearly half of the papers were joint work with foreign authors mainly Anglo-Saxon. Only seven authors published two thirds of the all papers. The quality of the papers was above Turkish average. Geomorphogist has made a great contribution to Turkish geography in terms of the publications. It seems that geologist and city-regional planners rather than geographers represent physical and human geography in today’s international arena. Comparing South Korea, Poland, Brazil, and Greece, Turkey has fewer publications in the field of both physical and human geography. Given the number of Coğrafi Bilimler Dergisi,2005,3 (1), 27-55 Teslim, Mart 2005; düzeltme, Nisan2005; kabul Nisan 2005. Initial submission, March 2005; revised submision, April 2005; final acceptance, April 2005. 28 publications and research performance of Turkey, even though the degree of internationalization of Turkish geography has remained at a very low level, a new positive process has begun recently. Key Words: SCI-SSCI, citation index, publication performance, geographical journals, Turkey 1. Giriş Ülkelerin bilim ve teknolojideki gelişmişliğini ölçmenin en önemli göstergelerinden biri uluslararası bilimsel atıf indekslerine1 (SCI, SSCI, A&HCI) giren yayın sayısıdır. Uluslararası ortak kabule göre, ülkelerin dünya bilimsel üretimine katkılarının düzeyi, diğer ölçütler de olmakla birlikte, özellikle bu indekslerde yer alan makale sayısı ve bunlara yapılan atıflarla belirlenmektedir (Yılmaz, 2002:47). Atıf indeksleri ülkelerin bilimsel performansını göstermesinin yanı sıra bilim insanlarının ve disiplinlerin değerlendirilmesinde de bir ölçüt olarak yoğun şekilde kullanılmaktadır. Bu çerçevede konuya Türkiye açısından yaklaşıldığında, özellikle son yıllarda atıf indekslerinin sürekli gündeme geldiği ve çeşitli boyutlarda tartışma ve incelemelere konu olduğu görülmektedir. Türkiye özelinde konunun bu denli yoğun tartışmalara neden olmasının birinci nedeni, Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) 2001 yılından itibaren merkezi doçentlik sınavı ile akademik atama ve yükseltmelerde atıf indeksine giren dergilerde yayın yapmayı hem bir zorunluluk haline getirmesi, hem de diğer ulusal yayınlara göre daha yüksek bir puanlamaya tabi tutmasından kaynaklanmaktadır (YÖK, 2000). Diğer neden ise, Türkiye Bilim ve Teknoloji Politikası 1993-2003 kararları doğrultusunda, 1993 yılından itibaren Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) Fen Bilimleri Atıf İndeksine2 (SCI), 1995’ten itibaren Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) Sosyal Bilimler Atıf İndeksine (SSCI) ve söz konusu iki kurumun yayın teşvik programından ilham alarak pek çok üniversitenin atıf indekslerine giren uluslararası yayınları teşvik programı ile bilim insanları ve araştırıcıları maddi destek sağlayarak özendirmesi ve bu kurumlar tarafından verilen ödül, burs ve projelerde indekse giren yayınlara öncelik tanımasıdır (TÜBA, 2005; TÜBİTAK, 2005). Bu çalışmanın birinci amacı, 1945-2005 döneminde SCI (Science Citation Index) ve SSCI’da (Social Science Citation Index) dizinlenen coğrafya ve coğrafya dışı dergilerde yayınlanan makale ve diğer yayınları (kitap değerlendirmesi, kısa not, editöryal not, editöre mektup, ilerleme raporu, tartışma, yorum, gözlem vb.) inceleyerek coğrafya bilimindeki uluslararası yayın performansını karşılaştırmalı olarak değerlendirmek ve böylece Türk coğrafyasının yerini belirlemektir. Bu bağlamda araştırmanın mümkün olduğunca objektif kriterlere göre değerlendirilmesi bakımından, Türkiye ile hemen hemen aynı gelişmişlik düzeyine sahip dört ülke (Yunanistan, Güney Kore, Polonya ve Brezilya) seçilmiş ve bu ülkelerin performansları ile Türkiye’ninki değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Çalışmanın ikinci amacı, 1950’lerden bu yana dünya bilim camiasının ve coğrafyacıların, son dönemde de Türk bilim insanlarının gündeminden hiç düşmeyen ve giderek de önemi artan atıf indeksleri konusunu coğrafya biliminin gündemine taşıyarak, hem bu konudaki bilgi birikimini paylaşmak, hem de konunun tarihsel arka planını, gelişimini ve kullandığı araçları ele almaktır. Üniversitelerin, disiplinlerin ve akademik personelin araştırma ve yayın performansının analizinde atıf indekslerinin kullanımı hem Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa üniversitelerinde, hem de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde son yıllarda daha da önem kazanmıştır (Şenses, 2003; Uzun, 1998). Her disiplin atıf indekslerini kullanarak kendi uluslararası yayın performansını değerlendirmeye tabi tutmaktadır (Glanzel, 1996). Türkiye’de benzer çalışmalar ilk önce fizik (Uzun, 1990; Uzun vd., 1993), astronomi (Uzun, 1996) ve tıp/biyomedikal (Tonta, 2002) gibi sağlık ve fen bilimleri için yapılmıştır. Bununla birlikte bilim dallarının zaman içindeki bilimsel performansını ülkelere, bölümlere, yayınlara, yazarlara ve kurumlara göre istatistiksel teknikler kullanarak karşılaştırmalı olarak çalışan bir disiplin olan scientometri/bibliometri konusunda Türkiye’de disiplinlerin Batı dünyasına kıyasla son derece az araştırma yaptığı görülmektedir. Bu anlamda çalışma, Türk coğrafya biliminde uluslararası atıf indekslerini kullanarak yapılan ilk scientometrik araştırma olma özelliğini taşıyarak önemli bir boşluğu doldurmaktadır. 29 Türkiye’de coğrafya biliminin akademik gelişimi ve ulusal yayın performansını çeşitli şekillerde ele alan bir çok çalışma (Akyol, 1943a, 1943b, 1943c; Akkan, 1998; Bilgin, 1961; Doğanay, 1995; Erinç, 1973, 1997; Erol, 1993; Kayan, 2000; Koçman, 1999; Özey, 1998; Şahin, 2001; Tümertekin, 1971, 2001; Yiğit, 1996) yapılmış olmasına rağmen, uluslararası boyutta spesifik olarak da uluslararası atıf indeksleri bağlamında konuyu ele alan hiçbir çalışmanın yapılmamış olması bizi bu konuyu araştırmaya sevk eden bir başka gerekçeyi oluşturmaktadır. Bu araştırmanın hazırlanmasında internet üzerinde coğrafyacıların bir iletişim kanalı olan coğrafya tartışma platformu’nun bir esin kaynağı olarak önemli bir rol oynadığını belirtmek gerekir. Nitekim, coğrafyacılar arasında zaman zaman alevlenen tartışmalarda (coğrafyada mekan tartışmaları gibi) ortaya atılan ve genellikle cevapsız kalan en önemli araştırma sorularından bir kaçı biz (coğrafyacılar) dünyanın neresindeyiz? Uluslararası bilime coğrafyacılar ne kattı? şeklinde idi. Çalışma bu haliyle yanıtsız kalan sorulara bir cevap niteliği taşımaya çabalamaktadır. 2. Literatürün değerlendirilmesi Atıf indeksleri coğrafyacılar tarafından 1960’lardan bu yana değişik amaçlar için sıklıkla kullanılmıştır. İlk girişim 1939’da yapılmış olmasına rağmen, ancak 1963’te yayımlanabilmiştir (Thorntwaite, 1961). İkinci girişim Bunge (1961) tarafından üç etkili ve büyük Amerikan coğrafya dergisinin 1958-1960 arasındaki yayın sıklığının incelenmesiyle yapılmıştır. Bunge bu çalışması ile coğrafyadaki en etkili ve önemli 86 bilim insanının kim olduğunu ortaya koymuştur. Farklı dönemlerde Institute for Scientific Information (ISI) veri tabanı kullanılarak coğrafya bilimindeki en önemli, en etkili ve en çok atıf alan bilim insanlarını ve onların yayınlarını ortaya koyan çalışmalar yapılmıştır (Bodman, 1991, 1992; Whitehand, 1985, 1990; Wrigley ve Matthwes, 1986, 1987). Bazı coğrafyacılar ise atıf indekslerini coğrafya bölümlerinin değer, önem ve prestijine göre sıralanmasında kullanmıştır (Bierly ve Gatrell, 2004; Brunn, 1995; Groop ve Schaetzl, 1997; Koelsch, 1981; Morrill, 1980; Thorntwaite, 1961; Turner ve Meyer, 1985). Atıf indeksinin coğrafyacılar arasında en fazla kullanıldığı yer ise fiziki ve beşeri coğrafya dergilerinin disiplin içindeki yerini belirleme, etki faktörlerinin analiz edilmesi, diğer disiplinlerle karşılaştırılması, dergilerin uluslararasılaşma derecesi, dil ve yayın yapma koşullarının belirlenmesi ile ilgili olmuştur (Brunn, 1997; Ferguson, 2003; Gatrell ve Smith, 1984; Gutierrez ve Lopez-Nivea, 2001; Johnston, 2003; Lee ve Evans, 1984, 1985; Levia ve Underwood, 2004; Martin, 1998, 2001; Short vd., 2001; Smith, 2003; Turner, 1988; Wheeler, 2001; Whitehand, 1984; Wrigley, 1983). Türkiye’de atıf indekslerini kullanarak uluslararası yayın performansını değerlendiren ilk araştırmaların 1990’ların başında fen bilimleri alanında ortaya konduğunu daha önce de belirtmiştik. 1993 yılında TÜBA’nın kurulması ve bu kurumun hem fen, hem de özellikle sosyal bilimler alanındaki çalışmaları desteklemesi sonucu, atıf indekslerini baz alarak belli bir disiplinin performansını ortaya koymaktan ziyade, genel olarak Türkiye’de fen ve sosyal bilimlerin performanslarını ele alan çeşitli araştırmalar yapılmış ve bunlar aşağıda kısaca değerlendirilmiştir. Atıf indekslerine göre Türkiye’nin uluslararası bilimsel yayın performansını çeşitli dönemler halinde analiz eden çalışmaların (Ak ve Gülmez, 2004; İlhan ve Türker, 1995, 1996; Yurtsever vd., 2001, 2002) ortaya koyduğu ortak sonuç, Türkiye’nin 1970’lerden günümüze yayın sayısının sürekli arttığı, özellikle 1990’ların ortalarından itibaren bu artışın ivme kazandığı ve böylece ülkenin dünya sıralamasındaki yerinin 50. sıralardan 20. sıralara yükseldiği şeklindedir. Bu durum Türkiye’nin yayın performansının nicelik yönünden son derece pozitif olduğunu göstermektedir. Ancak bu çalışmaların ortaya koyduğu bir diğer gerçek, yayınların nitelik açısından geçmişten günümüze negatif bir eğilim ortaya koyduğudur. Bunun anlamı, ortalama dergi etki faktörü ve yazarların aldıkları atıf sayısının yıllar itibariyle sürekli bir düşme eğilimi gösterdiği şeklindedir. Türkiye’nin sosyal bilimlerdeki yayın performansını SSCI’da dizinlenen dergilerdeki yayınları inceleyerek ortaya koyan çalışmalarda (Gülgöz vd., 2002; Tonta ve İlhan, 1997; Uzun, 1998), Türkiye’nin yayın sayısının sürekli artış gösterdiği, yayınların ¾’ünün makalelerden oluştuğu, makalelerinde yarısının psikoloji, psikiyatri, işletme, iktisat ve siyaset bilimi tarafından üretildiği, 30 yayınların %95’inin İngilizce ve yarısının tek yazarlı olduğu, dergilerin etki faktörü ve makalelerin aldığı atıf sayısının yıllar itibariyle azaldığı, yayınların yarısından fazlasının Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Bilkent ve Boğaziçi üniversiteleri tarafından üretildiği, 1/3’ünün sadece dokuz dergide basıldığı ve yüksek atıf alan yayınların yabancılarla ortak olan makalelerde ortaya çıktığı sonucuna varmışlardır. Türkiye’de sosyal bilimler ile fen bilimleri arasında yayın ve atıf sayıları bakımından gözüken performans farklılıklarını inceleyen Denkel vd. (1999) farkın temelde iki nedenden kaynaklandığını ortaya koymuştur. İlki, anadili İngilizce olmayan ülkelerde sosyal bilimler alanında yapılan İngilizce yayınların sınırlı kalması; diğeri, fen ve sosyal bilimler arasındaki yayın sayısı farkının genelde ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile ters orantılı olmasıdır. Bundan başka, sosyal bilimlerde kitapların bilimsel araştırmalarda ve bilimin gelişmesinde çok önemli bir yeri olmasına karşın, atıf indekslerinde kitaplar taranmamaktadır. Ayrıca sosyal bilim makalelerinin daha uzun ve ileri düzeyde karmaşık bir dil kullanımını gerektirmesi, dergilerin makale kabul oranlarının fen bilimlerinden daha düşük olması, yayınlarının yerel/bölgesel özellik taşıması ile siyasal süreç ve paradigma değişikliklerinden etkilenmesi de bu farklılıkta rol oynamaktadır (Erdoğan, 2004; Şenses, 2003; Yurtsever vd. 2001). Şenses (2003) ve Tekeli (2002)’nin Türkiye’de sosyal bilimcilerin akademik performanslarının değerlendirilmesinde kullanılan ölçütleri ele alan çalışmasında, hem YÖK ve TÜBA’nın, hem de üniversitelerin atama ve yükseltmelerde uluslararası indekslere giren yabancı dildeki yayına Türkçe yayın karşısında ayrıcalık tanınması ve hatta ödüllendirmesini Türkiye’de sosyal bilimlerin gelişmesi açısından sakıncalı bulmaktadır. Her iki çalışma, SSCI’da yayınlanan bir makalenin yurtiçinde yayınlanan bir makaleden her zaman daha kaliteli olduğunu söylemenin güç olduğunu, bunun yurt dışında öğretim görmüş elemanlar lehinde bir durum yarattığını, akademik performansın sadece yayın sayısı ile özdeş tutulamayacağı, bunun yayında eğitim-öğretim ve idari görevlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmektedir. Bununla birlikte her iki yazar, uluslararası yayınların son derece önemli olduğunu ve Türkiye’nin uluslararası yayın sayısının artırılması gerektiğini de ayrıca vurgulamaktadırlar. Arıoğlu ve Girgin (2002) ile Yılmaz (2002) çalışmalarında, SCI ve SSCI’nın bilimsel üretkenliğin ölçülmesinde önemli kaynaklar olduğunu, buna karşın tek ölçüt olamayacağını vurguladıktan sonra, bir ülkenin taranan dergi sayısı arttıkça yayın sayısının da arttığını, bu nedenle atıf indekslerine makale sokmak kadar, Türkiye orijinli daha fazla dergi sokmanın da önemli olduğunu ve bu yönde adımlar atılması gerektiğini belirtmektedirler. Zeren (2002) tarafından yapılan bir araştırmada, Türkiye’de üniversitelerin atıf indeksleri bağlamında başarı sıralaması ile Avrupa Birliği (AB) ve AB’ye aday ülkelerin karşılaştırılması yapılmıştır. Öğretim üyesi ile yayın sayısı arasındaki oranın hesaplanması sonucunda, Bilkent her üç indeks bakımından da birinci üniversite olurken, sadece fen bilimleri söz konusu olduğunda Hacettepe ilk sırayı almakta, onu ODTÜ ve Başkent üniversiteleri izlemekte; sosyal bilimler söz konusu olunca, Bilkent ilk sırayı, Koç ikinciliği, Boğaziçi üçüncülüğü almakta; sanat ve beşeri bilimler söz konusu olduğunda ise yine Bilkent ilk sırayı, Boğaziçi ikinciliği, ODTÜ ise üçüncülüğü almaktadır. AB ülkeleri ve AB’ye aday ülkelerle Türkiye’nin yayın performansı karşılaştırıldığında ise, Türkiye’nin kişi başına yayın sayısı bakımından hepsinden geri kaldığı ortaya çıkmaktadır. 3. Teorik ve Kavramsal Çerçeve 3.1 Bilimsel/Akademik Performansın Değerlendirilmesi Süreci Üzerine “Günümüz dünyasında her profesyonelin değerlendirilmesi performans ölçütlerine dayanarak yapılmaktadır. Eğer içinde yaşadığımız toplumların kayırmacılığın hakim olduğu adaletsiz toplumlar haline gelmesini istemiyorsak, insanların anonim ilişkiler içinde başarılarının karşılıklarını aldıkları toplumlar haline gelmesini özlüyorsak bu tür değerlendirme süreçlerini savunmamız ve geliştirmemiz gerekiyor. Aslında bunun her türlü emeğe saygılı olunmasının bir ön koşulu olduğu söylenebilir” (Tekeli, 2002:159). 31 1980 sonrası Batıda refah devleti anlayışının gerilemesiyle birlikte, liberal siyasi ve iktisadi politikaların yeniden dünyanın gündemine oturduğu görülmüştür. Bu liberal politikaların en temel özelliği, devletin küçültülmesi, kamu harcamalarının kısıtlanması, rekabetçi piyasanın her alanda hakim ve etkin kılınması, girişimci, şeffaf, sivil insiyatif ve yönetişim (governance) ilkelerinin ön planda olduğu siyasal ve toplumsal bir kültürün geliştirilmesidir. 1980’lerin başında yaşanan bu siyasal ve ekonomik sürecin üniversiteleri elitist eğitimden, kitlesel eğitimin yapıldığı kurumlara dönüştürmesi, üniversitelerin de hem yapısal, hem de yönetimsel bakımdan değişmesini kaçınılmaz kılmıştır. Yapısal açıdan üniversiteler çok işlevli, kitlesel eğitim-öğretimin yapıldığı, rekabetin ön planda tutulduğu yerler haline gelirken, yönetimsel açıdan öğretim üyelerinin yönetim kurulları ile idare ettikleri kurumlar olmaktan çıkarak, girişimciliğin ağırlık kazandığı, yönetimde işletmecilik ilke ve kaygılarının ön plana geçtiği kurumlar haline dönüştüler. Böyle bir ortamda tüm bilim insanlarının atama ve yükseltilmelerinde yapılan değerlendirmelerin dıştan bürokratik süreçlerle gerçekleştirilmesi yerine, değerlendirmelerin nesnelleştirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir (Tekeli, 2002). 1980’lerden bu yana hükümetlerin, özel sektörün ve toplumun değişik kesimlerinin yüksek öğretimin niteliğinin yükseltilmesi üzerine taleplerinin artması, bir çok ülkede yüksek öğretim kurumlarının akredite edilmesi ve niteliğinin izlenmesi ile uğraşan çeşitli organizasyonların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çerçevede ABD’de 19 hükümet dışı akreditasyon kuruluşu sürekli şekilde üniversite ve kolejlerin niteliklerini izlemekte ve değerlendirmektedir. Keza aynı uygulama daha sonra Avrupa ülkeleri arasında da kabul görmüş ve üniversitelerde uygulanmaya başlanmıştır (Şenses, 2003:2-3). Örneğin İngiltere’de kurulan The Higher Education Funding Council For England (İngiltere Yüksek Eğitim Fonu Konseyi) azalan kamu fonlarının üniversiteler arasındaki dağılımının belirlenmesinde her beş yılda bir yapılan Research Assessment Exercise (Araştırma Değerlendirme Çalışması) adlı bölümlerdeki öğretim üyelerinin bilimsel yayın performanslarına göre oluşturulan sıralama raporunu dikkate almaktadır (Johnston, 1997:6). Bu bağlamda özelikle ABD ve İngiltere’deki üniversiteler eğitim, araştırma ve diğer kriterler dikkate alınarak sıralanmakta ve bu sıralama düzenli şekilde kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Böylece akreditasyon kuruluşların sıralamaları ülkelerin bilimsel gelişmişliğinin ya da yükseköğretim kurumlarının kalitesinin temel göstergesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca üniversitede öğrenim görmek ya da araştırmacı olmak isteyen kişiler, lisans/lisansüstü çalışma yapacağı üniversite/bölümü seçerken bu kuruluşlar tarafından yapılmış sıralamayı dikkate almakta ve bu, seçimlerinde önemli belirleyici unsurlardan birini oluşturmaktadır. Akademik performans üç temel unsura göre değerlendirilmektedir: Araştırma, öğretim ve idari görev/hizmet (Johnston, 1997; Muller, 1989). ABD ve İngiltere’de 1980’lere kadar akademik atama, yükseltme ve kadro alma (tenure) sürecinde öğretim faaliyeti araştırma faaliyeti kadar dikkate alınırken, 1980 sonrası yaşanan gelişmeler araştırmanın payının giderek artmasına yol açmıştır. Hatta bazı üniversitelerde araştırma performansı tek ölçüt olarak bile kullanılmaktadır. 1990’ların başında ABD’deki çoğu üniversitede akademik atama ve yükseltmelerde araştırmanın %85’i, öğretimin %10’u ve idari görevin %5’i kriter alınıyordu (Muller, 1989:193). Performans değerlendirme sürecinde öğretim ve idari hizmetin araştırmaya göre daha az ağırlığa sahip olması, kısmen ilk ikisinin nicel/objektif değerlendirme zorluğu olması nedeniyle, kısmen de genel akademik görüşün araştırmaya birincil öncelik tanıması ile açıklanmaktadır. Günümüzde bilimsel performansın değerlendirme sürecinde hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde kullanılan ana kriter araştırmadır. Çoğu disiplinin araştırma bulgularını bastığı temel yayın ise mesleki bilimsel dergilerdir (Johnston, 1997:5-6). Bilimsel performans değerlendirme süreci ile ilgili farklı ülkeler farklı uygulamalar yürütmüşlerdir. Bazıları kantitatif göstergelere daha fazla vurgu yaparken, bazı ülkeler kalitatif performans göstergelerini ön plana çıkarmışlardır. Ancak ortak olan kriter uluslararası yayın ve araştırma etkinliklerinin hem üniversitelerin, hem de bilim insanlarının performansının değerlendirilmesinde ön plana çıkmasıdır. Bu gelişme ile birlikte uluslararası dergilerde yayınlanan makale sayısı, yayınların yapıldığı bilimsel dergilerin indekslerce taranmakta olması ve seçkinlik 32 düzeyi ile bu yayınlara yapılan atıfların sayısı özellikle fen bilimleri alanında bilim insanlarının performansının değerlendirilmesinde üç temel ölçüt haline gelmiştir. Buna karşın sosyal bilim insanlarının performansının değerlendirilmesi bir çok ülkede sorun olarak algılanmakta ve fen bilimleri için kullanılan ölçütlerin sosyal bilimler için kullanılması her durumda mümkün olmamakta ve bir çok sakınca yaratmaktadır (Denkel vd., 1999; Şenses, 2003; Tekeli, 2002). 3.2 ISI, SCI-SSCI-A&HCI Atıf İndeksleri ve Dergi Etki Faktörü Uluslararası bilimsel yayınların nitelik ve niceliğini keşfettiği atıf indeksleri sayesinde yarım asırdır ölçen dünyanın en önemli bilim kurumlarından biri olan ISI (Institute for Scientific Information-Bilimsel Bilgi Enstitüsü), 1958 yılında Eugene Garfield tarafından ABD’nin Philadelphia kentinde kurulmuştur. Gerçekten Profesör Garfield, scientometri alanında ürettiği ve bugün dünyada milyonlarca bilim insanı ve araştırıcı tarafından kullanılan bilimsel araçların tümünün [SCI, SSCI ve A&HCI gibi atıf indeksleri (Citation Index), Etki Faktörü (Impact Factor), Bilim Ağı (Web of Science), Current Contents, Dergi Atıf Raporları (Journal Citation Reports-JCR) ve Dergi Performans Göstergeleri (Journals Performance Indicators)] sahibi ve yaratıcısıdır. Bu nedenle yukarıda belirtilen tüm bilimsel enstrümanlar ile ISI’nın nasıl ortaya çıktığı ve geliştiği esasında Garfield’in kişisel yaşam hikayesinin parçalarını oluşturmaktadır. Çünkü Garfield atıf ve indeksleme işine tüm hayatını adamıştır. Bu nedenle indeksleme ve atıf analizi Garfield’in entellektüel ve girişimci kimliğinden ayrı tutularak açıklanamaz (Cawkell ve Garfield, 2001). Garfield 1949’da Kolombiya Üniversitesi kimya bölümünden mezun olduktan sonra, bir süre John Hopkins Üniversitesi kütüphanesinde tıbbi indeksleme projesinde çalışmış, daha sonra Kolombiya Üniversitesi Kütüphanecilik bölümünden mastır derecesi aldıktan sonra 1960 yılında da Pennsylvania Üniversitesi’nden doktorasını elde etmiştir. Bu dönemde Garfield, tıp ve özellikle kimya alanında yayınlanan makaleleri indeksleyerek tüm bilim insanlarının kolaylıkla ulaşabileceği bir veritabanı oluşturma ve aynı zamanda daha önemli olarak bilim insanlarının hak ettiği değeri ve tanınmasını açıkça gösterecek bir bilimsel ödül sistemi olarak tanımladığı atıf analizi ile uğraşmıştır (Cawkell ve Garfield, 2001:79-80). Garfield, ilk 1953’te bir sempozyumda dile getirdiği atıf indeksi yani SCI ve etki faktörü düşüncesini, 1955 yılında ünlü Science dergisinde bir makale olarak yayımladı (Garfield, 1999:979; Cawkell ve Garfield, 2001:81). Garfield bu düşüncelerini ilk olarak 1955’te kurduğu Eugene Garfield Associates Inc. adlı küçük bir şirketle yürürlüğe koydu. Çok zor maddi şartlara altında ilk olarak kimya ve tıp dergilerinin içindekiler sayfasını çoğaltarak bastığı ve Current Contents (CC)3 adını verdiği ilk indeksleme ürününün, zaman içinde üniversiteler ve tıpçılar tarafından duyularak alınması sonucu başarılı oldu. Bunun sonucunda Garfield, 1958 yılında şirketinin adını daha bilimsel olması amacıyla ISI olacak şekilde değiştirdi ve 1992 yılında dünyanın sayılı çokuluslu şirketlerinden biri olan Thomson Corporation’a ISI’yı satıncaya kadar başkanlığını yürüttü (Cawkell ve Garfield, 2001). ISI bugün, 13 bin dergiyi kapsayıp 9 binini tarayan, 300 milyon referansı içeren 23 milyondan fazla makaleyi içeren bir veri tabanı olan, 1000’e yakın kişinin çalıştığı, yedi ayrı ülkede bölgesel ofisi olan bir şirket olarak bilim dünyası içinde çok önemli bir yer teşkil etmektedir. ISI/Garfield tarafından geliştirilen en önemli araçlardan biri olan SCI (Science Citation Index- Fen Bilimleri Atıf İndeksi) fikri, Amerikan mahkemelerindeki davaların listesini ve bu davalara yapılan atıfların bir kaydığını içeren “Shepard Atıfları”ndan ilham alınarak oluşturulmuştur. 1961 yılında 600 dergiyi içeren bir veri tabanı olarak yaratılan SCI, 1964’ten itibaren düzenli periyotlarla yayınlanmaya başladı. Çok sayıda bilim insanının başarısız olacağına inandığı SCI, ancak çok uzun uğraşlardan sonra evrensel olarak kabul edilmiş ve özellikle son 15 yıl içinde standart bibliografik bir araç haline gelmiştir. ISI sağlık, mühendislik ve temel bilimleri kapsayan SCI’nın başarılı olmasını takiben, 1972 yılında sosyal bilimleri de içene alan SSCI dizinini yaratmıştır. Daha sonra benzer çalışmayı sanat ve beşeri bilimleri de kapsayacak şekilde genişleterek, 1978’de üçüncü indeksleme ürünü olan A&HCI’yı yaratmıştır. 1980 yılında her üç indeksin CD-ROM kullanarak taranmasını sağlayan bir sistem geliştirdikten sonra, 1997 yılında SCI, SSCI ve A&HCI dizinlerine “ISI Web of Knowledge” internet 33 platformu üzerinden erişilen Web of Science’ı (WOS) yaratmıştır. WOS, dünyanın en prestijli, etki faktörü en yüksek 9000’in üzerinde dergiye ait makalelerin yer aldığı, her hafta güncellenen bir veri tabanıdır. Bu veri tabanı ile: (1) Bir araştırmaya kimin atıf yaptığı ve güncel araştırmaları desteklemek için onun nasıl kullanıldığı görülebilmektedir. (2) Meslektaş ve rakiplerin araştırma çalışmaları takip edilebilmektedir. (3) Bir fikrin geçmişi veya bir yöntemin geçmişten günümüze gelişimi izlenebilmektedir. (4) Bir fikir, kavram ya da konu ile ilgili yapılmış tüm makaleler bulunabilmektedir (Sevinç, 2004). WOS ya da Bilim Ağı veri tabanı daha önce de belirtildiği gibi üç indeksten meydana gelmektedir. Bunlardan ilki, astronomi, bilgisayar, biyoloji, coğrafya (fiziki), eczacılık, fizik, kimya, matematik, istatistik, tıp, mühendislik ve teknoloji, ziraat ve veterinerlik gibi bilim ve teknoloji konularını kapsayan SCI’dır. Bu indeks sayesinde 1945’ten bugüne güncel ve geriye dönük tüm literatüre ilişkin bilgi elde edilebilmektedir. Fen bilimleri atıf indeksi, SCI-Expanded ve SCI şekilnde iki kısma ayrılır. SCI’nın bütünü SCI-Expanded kapsamında yer alır. Şubat 2005 itibariyle, SCIExpanded’ta 150’den fazla disiplini kapsayan toplam 6348 dergi taranmakta iken, SCI olarak tabir edilen çekirdek koleksiyon (core journals) 100 disipline ait 3762 dergiyi kapsamaktadır. WOS veritabanında yer alan ikinci dizin SSCI’dır. SSCI; antropoloji, felsefe, coğrafya (beşeri), endüstriyel ilişkiler, hukuk, kütüphanecilik, iktisat, işletme, psikoloji, sosyoloji, kamu yönetimi ve siyaset bilimi, şehir çalışmaları, tarih ve uluslararası ilişkiler gibi 50 sosyal bilim disiplinine ait konularını kapsamaktadır. 1956’dan günümüze ilgili literatüre ait bilgileri içeren bu veri tabanında, Şubat 2005 itibariyle 1800 dergi yer almaktadır. WOS veri tabanının üçüncü dizini A&HCI’dır. Bu indeks arkeoloji, dans, dilbilim, edebiyat, folklor, felsefe, ilahiyat, mimarlık, müzik, radyo-televizyon-sinema, tarih ve tiyatro gibi sanat ve insan bilimleri konusunda 20’nin üzerinde disiplini kapsamaktadır. 1975’ten günümüze tarama yapılabilen bu indeks, Şubat 2005 itibariyle toplam 1131 dergiyi kapsamaktadır. Etki faktörü (impact factor) düşüncesi ilk kez Science dergisinde Garfield tarafından ortaya atıldığını daha önce de belirtmiştik. 1960’ların başında Garfield ve çalışanı Sher SCI için dergiler seçmeye yardımcı olması için dergi etki faktörünü yarattı. Alanında büyük, önemli ve çok sayıda atıf alan dergilerin SCI indeksinde taranması gerekiyordu. Bununla birlikte küçük ama önemli bazı dergilerinde SCI’da taranması gerekiyordu. Fakat sadece yayın ya da atıf sayısına bağlı kalınırsa bu tip küçük dergiler SCI için seçilemezdi. İşte dergilerin büyüklüğüne ve boyutuna bakmaksızın onları birbiriyle kıyaslayacak basit bir yönteme ihtiyaç duyuldu ve böylece dergi etki faktörü yaratıldı (Garfield, 1999:979). Dergi etki faktörü ya da kısaca kullanıldığı şekliyle etki faktörü, bir derginin önceki iki yıl içinde yayınladığı makalelerin toplamına o yıl içinde yapılan atıfların, önceki iki yıl içinde yayınlanan makale sayısına oranıdır (Garfield, 1994, 1999; Turner II, 1988). Böylece, iki yıl boyunca yayınlanmış makalelerin bir sonraki yıl aldığı atıf sayısı etki faktörünü belirlemektedir. Örneğin, Annals of the Association of American Geographers’in 2003 yılındaki etki faktörü şu şekilde hesaplanmaktadır: 2002 yılında basılan makalelere 2003’teki atıfların sayısı= 58 2002 yılında basılan makale sayısı= 36 2001 yılında basılan makalelere 2003’teki atıfların sayısı= 82 2001 yılında basılan makale sayısı= 35 Toplam 140 Toplam 71 Son iki yıldaki makalelerin 2003’de aldığı atıf sayısı 140 Etki faktörü = ————————————————————— = —— = 1,972 Son iki yılda basılan makale sayısı 71 Etki faktörü şüphesiz iki yıldan daha fazla bir zaman dilimi için de hesaplanabilir (Garfield, 2000). Ancak bu durumda güncelliğini yitirme ile karşı karşıya kalabilmektedir. Etki faktörü kadar sık kullanılmamakla birlikte, atıf analizlerinin en sık kullanılan diğer önemli aracı anındalık indeksi (immediacy index)’dir. Bu indeks, bir dergide bir yılda yayımlanan makalelere yapılan atıfların sayısının, aynı yıl dergide yayımlanmış makalelerin sayısına bölünmesi ile elde edilen bir orandır. Annals of the Association of American Geographers örneğinden davam edersek, 2003 yılında dergide basılan makalelerin aldığı atıf sayısı 7, yine aynı yıl Annals’da basılan makale sayısının 42 olduğu göz 34 önüne alınırsa, 7/42=0,167 sayısı Annals’ın anındalık indeksini vermektedir. ISI anındalık indeksi ile birkaç ay içinde hızla atıf alan makaleleri sıcak yazılar (hot papers) adı altında iki ayda bir yayınladığı Science Watch (Bilim Saati) ile haftalık yayını Current Contents’de belirler. Bu sıcak yazıların üzerinden iki yıl geçtikten sonra çok yüksek atıf aldıkları doğrulanırsa, bu tip makaleler atıf klasikleri 4 (citation classics) olarak nitelendirilir (Garfield, 1999:980; Wrigley ve Matthews, 1986:185). Dergi etki faktörü birçok amaç için kullanılan son derece yararlı bir araçtır (Garfield, 1994a, 1994b). Etki faktörü, kütüphanecilere hangi derginin satın alınacağı veya aboneliği konusunda; yayıncılara, rakiplerini izleme, yeni dergi yayını için fırsat sağlama ve mevcutların yayını ile ilgili karar verme konusunda; editörlere, dergilerin editöryal politikalarının ve amaçlarının etkinliğini değerlendirme ve dergiyi ayakta (prestijli) tutmayı nasıl sağlayabileceklerini belirleme konusunda; araştırıcılara,5 hangi dergide yayın yapacağına yardımcı olma, bastığı yayının statüsünü belirleme ve araştırma konusuyla ilgili dergileri tanımlama konusunda; enformasyon analistlerine, biblometrik ve scientometrik trendleri izlemek suretiyle disiplinler arasındaki ve disiplin içindeki atıf şekillerini çözümleme ve böylece bilimlerin sosyolojisini ortaya koyma konusunda yardımcı olmaktadır. ISI dergi etki faktörünü 1960’larda icat etmesine rağmen, Dergi Atıf Raporlarını (JCR) ilk kez 1975’de SCI ve SSCI’nın bir parçası olarak basmaya başladı ve halen etki faktörü her yıl dergi atıf raporları şeklinde ISI tarafından yayınlanmaktadır. JCR, hem SCI, hem de SSCI da taranan tüm dergilerin disiplinlere göre yıllık performansını göstermektedir. Ayrıca JCR, derginin ülkesi, yayıncısı, dili, yayın sıklığı, kategorisi, makale sayısı, aldığı atıf sayısı vb. pek çok bilgiyi içermektedir. ISI’nın atıf indekslerine girecek dergileri seçimi ve değerlendirmesi konunun diğer önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. ISI editöryal komitesi her 15 günde bir dergi seçim ve değerlendirme işlemi yürütmektedir. Bu çalışmalar sonucu veri tabanına dergiler eklenmekte ve çıkarılmaktadır. ISI editörleri inceleme kapsamına alınma isteği ile her yıl yaklaşık 2000 dergiyi değerlendirmekte6 ve bunların yaklaşık %10-12’sini kabul ederek veri tabanına eklemektedir. Aynı zamanda ISI veri tabanında halen taranmakta olan dergileri de sürekli izlemekte ve standartları yerine getiremeyen ya da koruyamayanları veri tabanından düşürmektedir. Kendi alanında uzman ISI editörleri, dergi seçme ve değerlendirme sürecinde temel dergi standartları, editöryal içerik, uluslararası çeşitlilik ve atıf analizleri gibi bir çok nicel ve nitel faktörü göz önünde bulundurarak dergileri değerlendirmektedir (Testa, 2005). Derginin muntazam aralıklarla zamanında yayınlanması, uluslararası editöryal geleneklere uyması, hangi dilde yazılırsa yazılsın her makalenin İngilizce başlığı, özeti ve anahtar kelimelerinin olması, atıf yapılmış referansların özellikle İngilizce olması, yayınlanan makalelerin içerik, yöntem ve bulguların orjinalliği ile referansların doğru ve eksiksiz şekilde hakem değerlendirme (peer review) sürecinden geçmekte olması ISI’nın olmazsa olmaz temel dergi standartlarını oluşturmaktadır. ISI’nın taramaya kabul edeceği bir derginin editöryal içerik ve konu açısından veri tabanını zenginleştirici ve çeşitlendirici nitelikte olması gerekmektedir. Bunun yanında ISI, uluslararası kullanıcı kitlesinin gereksinimlerini göz önüne alarak, derginin hem yazarlarının hem de makalelerinin kaynakçasının coğrafi temsil düzeyi yüksek uluslararası çeşitliliğe sahip olmasını bir diğer ölçüt olarak ele almaktadır. Son olarak ISI, veri tabanında halen taranmakta olan dergiler için dergi etki faktörü ve anındalık indeksini kullanırken, seçim sürecinde olan bir dergi için editör, editöryal danışma kurulu üyeleri ve dergide yayın yapmış olan yazarların daha önceki yayınlarını nerede yaptığı ve onların ne kadar atıf aldığını belirleyen atıf analizlerini derginin kabul/reddi için ölçüt olarak kullanmaktadır. 4. Veri ve Yöntem Bu çalışma ISI tarafından “Web of Knowledge” internet platformu üzerinde yaratılmış iki temel kaynağa dayanmaktadır. Dünya bilimine yön veren bu eşsiz iki kaynaktan biri, daha önce de belirtildiği üzere 1945’den günümüze üç ayrı indekste yer alan yayınlara ait tüm bilgileri içeren WOS elektronik veri tabanıdır. Çalışmada kullanılan diğer veri kaynağı ise, 1970’lerden günümüze 200 bilim dalına ait 7500’den fazla dergi hakkında atıf bilgilerini içeren JCR elektronik veri tabanıdır. 35 Çalışma, yöntem bakımından üç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada, Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) tarafından sağlanan JCR veritabanı kullanılarak, 2002 ve 2003 yıllarında SCI indeksinde yer alan fiziki coğrafya dergileri (Çizelge 2) ile SSCI indeksinde yer alan beşeri coğrafya dergileri (Çizelge 3) tespit edilmiştir. Daha sonra tespit edilen 66 coğrafya dergisi için Şubat ve Mart 2005 tarihinde ULAKBİM’in WOS veritabanı kullanılarak çevrimiçi (online) tarama yapılmış ve 1945-2005 arasında bu dergilerde basılmış adresinde Türkiye coğrafi kodu bulunan tüm yayınlar elde edilmiştir. Tarama sonucu elde edilen yayınlar yazarların adı, yayının başlığı, dili, türü ve aldığı atıf sayısı, derginin adı, yayınlandığı yıl, cilt ve sayfa numaraları ile yazar(ların) bölümleri ve üniversiteleri şeklinde sınıflandırılarak kaydedilmiştir. Kaydedilen verilerin analizi sonucu, fiziki ve beşeri coğrafya dergilerinde yayın yapan coğrafyacı ve coğrafyacı olmayan araştırıcılar belirlenerek, her iki kategori için yayınların yıllara, mesleklere, bölümlere ve üniversitelere göre dağlımı tablo ve grafiklere dökülmüştür (Şekil 1, 2, 3; Çizelge 5 ve 6). Çalışmanın ikinci aşamasında, Türk coğrafyacılarının yayın performansını tam anlamıyla ortaya çıkarabilmek amacıyla ISI’da coğrafya kategorisi dışında taranan dergilerde (66 dergi dışında kalan) Türk coğrafyacılarının yayın yapabilecekleri varsayımı göz önüne alınarak, tekrar bir tarama yapılması gündeme gelmiştir. Bu çerçevede 9000’e yakın derginin 60 yıl için tek tek taranmasının mümkün olamayacağı göz önünde tutularak, yazar bazında bir sorgulamanın yapılması gerekmiştir. Bu durum 1945’ten günümüze Türkiye’de yaşamış ve halen yaşamakta olan tüm Türk coğrafyacıların tespit edilerek, tek tek WOS veritabanında sorgulanması anlamına gelmekteydi. Türkiye’de Amerikan Coğrafyacılar Derneği’nin Association of (American Geographers-AAG) her yıl ABD ve Kanada için yayınladığı bölümler ve akademisyenler hakkında bir çok bilgiyi içeren rehber eserlerin (Guide to Programs in Geography in the United States and Canada ve Association of American Geographers Directory) olmaması, bu işlemi yapmayı son derece güçleştirmekle beraber, birkaç temel yayını, coğrafya dergilerini ve internetteki coğrafya bölümü web sitelerini referans noktası alarak coğrafyacıların isimlerini tespit etmeye çalıştık. Bu yayınlardan en önemlisi, Özey (1998) tarafından Türkiye üniversitelerinde coğrafya eğitim ve öğretimi ile üniversitelerdeki coğrafya bölümleri ve anabilim dallarının kuruluşları, gelişmeleri, akademisyenleri ve onların akademik çalışmalarını ele alan kapsamlı çalışmasıdır. Bu çalışma 1970’lerin başından itibaren üniversitelerde akademik hayata atılan tüm coğrafyacıların adlarını içermektedir. Coğrafyacıların adlarını tespit etmede başvurulan diğer başlıca referans eserler Erinç (1973), Akkan (1998), Doğanay (1995) ve Yiğit (1995) tarafından kaleme alınmıştır. Bunun yanı sıra elde edilen isimlerin kontrolü, gözden kaçanların bulunması ve üniversite dışındaki kurumlarda çalışan, uluslararası yayın yapması olası coğrafyacı/jeomorfologların tespiti amacıyla coğrafya meslek dergilerinin7 tüm sayıları incelenmiştir. Ayrıca akademisyenlerle ilgili en güncel bilgilere erişmek amacıyla internet üzerinde halen mevcut olan tüm coğrafya bölümleri ile eğitim fakültelerinin içerisinde yer alan coğrafya eğitimi/anabilim dalı ve diğer ilgili bölümlerin (sosyal bilgiler ve sınıf öğretmenliği) web siteleri incelenerek hem yeni coğrafyacıların isimleri belirlenmiş, hem de önceki listenin kontrolü yapılmıştır. 1945’ten günümüze geçen 60 yıllık dönemde yaşamış ve halen yaşamakta olan yüzlerce akademik faaliyette bulunmuş coğrafyacının adını tespit etmeyi amaçlayan tüm bu işlemlerden sonra elde edilen isimler tek tek WOS veritabanında sorgulanarak saptanan yayınların listesi tablo haline dönüştürülmüştür (Çizelge 7 ve 8). Çalışmanın üçüncü aşamasında ise, Türkiye’nin uluslararası bilime katkı düzeyinin ve performansının ne ölçüde olduğunu belirleyebilmek amacıyla karşılaştırmalı bir analize başvurulmuştur. Bu çerçevede öncelikle gelişmişlik düzeyi birbirine yakın, benzer tarihsel geçmiş ve tecrübelere sahip, ancak kıyaslamanın mümkün olduğunca objektif olabilmesi için farklı dil ve kültürel özellikleri bulunan (Anglo-sakson olmayan) ve farklı coğrafi bölgelerde yer alan dört ülke örneklem olarak seçilmiştir (Bkz. çizelge 11). Karşılaştırma yapılacak ülkelerin seçiminin ardından, daha önce de açıklandığı gibi ISI kapsamında fiziki ve beşeri coğrafya kategorisi altında taranan 66 dergide son beş yıl içerisinde her ülkenin yaptığı yayınlar coğrafyacı olan ve olmayan şeklinde dergilere göre sorgulanmıştır. Bunu takiben daha önce birinci aşamada belirtilen yol aynen izlenerek elde edilen yayınlar önce sınıflandırılmış ve daha sonra da tablolaştırılmıştır (Çizelge 9 ve 10). 36 5. Bulgular 5.1 Türkiye’nin Uluslararası Yayın Performansı Coğrafya biliminin uluslararası yayın performansını değerlendirmeden önce konunun daha iyi anlaşılabilmesi açısından genel olarak Türkiye’nin 1970’lerden günümüze geçirdiği aşamayı indekse soktuğu yayın sayısına göre değerlendirmek amacıyla çizelge 1 oluşturulmuştur. Her üç indeks bazında da Türkiye’nin performansı kayda değer gözükmektedir. Nitekim 30 yıl içinde her üç atıf indeksinde de Türkiye ortalama 20 sıra birden yükselmiştir. Çin, İspanya, Güney Kore ve Tayvan’dan sonra dünya sıralamasındaki en büyük sıçramayı Türkiye’nin gerçekleştirdiği, buna karşın Türkiye’nin her alanda rakibi olan Brezilya, Meksika, Arjantin, Polonya ve Yunanistan’ın aynı yerlerini koruduğu hatta bazılarının gerilediği, Portekiz’in ise ilerlemesine rağmen Türkiye’ye yetişemediği görülmektedir. Yayın sayısı göz önünde bulundurularak yapılan bu nicel analize göre, Türkiye’nin 1970’lerden günümüze dünya bilimine katkısı hızla artarak, dünya sıralamasında üst basamaklara tırmanmıştır. Bununla beraber sadece yayın sayısındaki artışa bakarak yapılan değerlendirmeler yanıltıcı olabilmektedir. Bu nedenle ülke nüfusunu dikkate alarak yapılan sıralamalar, on bin kişiye düşen yayın sayısı, öğretim üyesi başına düsen yayın sayısı ve yayınlara yapılan atıf sayısı gibi niteliksel analizlere başvurmak gerekmektedir. Bu niteliksel kriterleri göz önünde bulunduran bazı çalışmalar göre, Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yeri daha geridedir (Ak ve Gülmez, 2004; Arıoğlu ve Girgin, 2002; Denkel vd., 1999; Yurtsever vd., 2001,2002). Örneğin 2003 yılında on bin kişiye düşen yayın sayısı Singapur’da 13,2, Yunanistan’da 7,2, Macaristan’da 5,2, Portekiz’de 4,8 ve Polonya’da 3,5 iken Türkiye’de 1,7’dir. Söz konusu ülkeler yayın sayısı bakımından Türkiye’nin gerisinde kalmakla beraber, Türkiye’nin bu ülkeleri gerçek anlamda geride bırakabilmesi için yayın sayısını yaklaşık 2-3 kat artırması gerekmektedir. Çizelge 1. SCI, SSCI ve A&HCI atıf indekslerine giren yayın sayısına göre ülkelerin dünya bilimindeki yeri SCI Dünya sıralaması İndekse giren yayın sayısı SSCI Dünya sıralaması İndekse giren yayın sayısı A&HCI Dünya sıralaması İndeksteki yayın sayısı Ülkeler 1973 1988 2003 1973 1988 2003 Ülkeler 1973 1988 2003 1973 1988 2003 Ülkeler 1973 1988 2003 1973 1988 2003 ABD 1 1 1 157828 251732 333079 ABD 1 1 1 38419 56251 66190 ABD 1 1 1 16409 28864 19668 Japonya 7 4 2 160049 46543 87330 İngiltere 2 2 2 6277 11862 16385 İngiltere 2 2 2 2763 6823 6936 İngiltere 2 2 3 34431 61218 85897 Kanada 3 3 3 3997 6027 7224 Kanada 3 3 3 1948 3581 1906 Almanya 4 3 4 23428 49691 78858 Almanya 4 4 4 1384 3137 5445 Almanya 4 4 4 637 2275 1230 Fransa 5 6 5 18395 36975 55293 Avusturalya 5 5 5 1272 2838 5028 Fransa 5 5 5 519 1247 977 Çin 93 17 6 14 6558 49283 Hollanda 12 7 6 280 1262 3356 Avusturalya 6 6 6 473 1048 946 Kanada 6 7 7 16497 31177 42907 Fransa 6 6 7 678 1385 2739 Hollanda 15 9 7 79 392 385 İtalya 10 8 8 6404 18359 42441 İsveç 9 11 8 440 746 1909 İtalya 9 8 8 149 416 374 İspanya 26 14 9 1019 9350 29176 Japonya 10 10 9 332 858 1748 İspanya 25 11 9 30 345 338 Avusturalya 21 10 10 7318 14074 26352 İtalya 14 12 10 216 629 1742 İsrail 8 7 10 164 425 272 Rusya 3 5 11 25001 38641 25452 İspanya 35 24 11 31 240 1721 Yeni Zelland 10 15 11 122 206 212 Hollanda 13 11 12 4361 13436 23809 İsrail 8 8 12 460 1020 1371 Belçika 12 14 12 97 208 207 Hindistan 8 9 13 8140 14625 22363 Çin 82 28 13 3 160 1370 İrlanda 16 13 13 66 211 199 Güney Kore 65 37 14 48 1248 22237 İsviçre 11 15 14 284 481 1233 İsviçre 13 19 14 93 174 167 İsveç 11 12 15 5344 11303 17345 Belçika 15 16 15 215 426 1069 İsveç 22 20 15 40 131 159 İsviçre 12 13 16 4966 9355 17297 Yeni Zelland 19 14 16 184 501 979 Japonya 18 12 16 58 218 139 Brezilya 27 26 17 1012 3073 16113 Finlandiya 21 19 17 144 354 930 Güney Afrika 26 16 17 28 194 128 Tayvan 38 30 18 247 2005 13433 Norveç 18 21 18 212 339 819 Avusturya 20 17 18 51 190 124 Polonya 16 18 19 3005 6252 13388 Danimarka 17 20 19 214 351 749 Rusya 7 10 19 312 376 115 Belçika 17 16 20 2883 6586 13149 Tayvan 33 31 20 34 131 670 Çin 60 28 20 4 69 109 Türkiye 40 42 21 209 838 11672 Rusya 13 9 21 261 942 662 Norveç 28 25 21 26 80 100 İsrail 15 15 22 3431 7030 11461 Hindistan 7 13 22 597 569 609 Finlandiya 29 21 22 26 122 92 Avusturya 21 21 23 1848 4440 9537 Güney Kore 67 37 23 8 55 592 Danimarka 21 22 23 46 105 88 Danimarka 18 19 24 2627 5372 9443 Güney Afrika 16 18 24 214 391 583 Hindistan 14 18 24 89 176 76 Finlandiya 22 22 25 1765 4357 8551 Avusturya 23 22 25 109 272 572 Güney Kore 37 53 25 10 10 66 Yunanistan 36 31 26 403 1976 7270 Brezilya 29 23 26 42 264 571 Türkiye 65 46 26 2 14 63 Meksika 35 33 27 598 1689 6474 Türkiye 49 42 27 18 46 501 Meksika 23 27 27 37 70 56 Norveç 20 25 28 1981 3265 5681 Meksika 27 32 28 75 129 455 Arjantin 34 32 28 15 44 56 Arjantin 24 28 29 1589 2138 5554 Singapur 37 34 29 31 109 428 Yunanistan 24 29 29 36 68 54 Çek Cum.* 14 20 30 3609 4508 5549 Yunanistan 32 33 30 35 121 417 Brezilya 31 31 30 21 55 52 Singapur 47 44 31 150 654 5279 İrlanda 20 26 31 159 215 385 Tayvan 63 43 31 3 16 49 Macaristan 19 24 32 2301 3290 4966 Macaristan 25 30 32 96 141 222 Singapur 36 40 32 11 17 39 Portekiz 43 43 33 168 712 4889 Hırvatistan 0 0 33 0 0 222 Polonya 17 26 33 58 75 35 Yeni Zelland 25 27 34 1507 2942 4757 Portekiz 77 45 34 3 41 204 Macaristan 11 23 34 104 99 34 Güney Afrika 23 33 35 1752 4292 4226 Çek Cum.* 22 17 35 137 397 200 Şili 45 36 35 7 31 34 Ukrayna 0 131 36 0 6 3898 Polonya 26 27 36 92 166 198 Portekiz 0 44 36 0 14 28 İrlanda 32 34 37 674 1558 3604 Arjantin 28 39 37 45 51 145 Çek Cum.* 30 24 37 21 98 22 İran 39 60 38 229 156 3113 Slovakya * 22 17 38 137 397 133 Slovakya * 30 24 38 21 98 17 Mısır 87 32 39 17 1713 3086 Şili 30 36 39 40 64 130 Romanya 14 24 39 7 37 12 Şili 34 36 40 621 1353 2836 Tayland 40 41 40 26 46 120 Nijerya 19 30 40 56 56 11 Toplam ülke ve yayın sayısı 153 163 189 369331 700528 1176669 Toplam ülke ve yayın sayısı 114 131 163 57796 94509 132153 Toplam ülke ve yayın sayısı 85 100 104 24837 48951 35797 Kaynak: ULAKBİM (2005)’den hesaplanarak elde edilmiştir. Not: Ülkeler 2003 yılındaki yerlerine göre sıralanmıştır. * işaretli ülke 1973 ve 1988 yılında Çekoslovakya olarak tek ülke şeklinde görülmektedir. 37 Türkiye’nin aldığı atıf sayısı incelendiğinde bu durum daha da açık şekilde görülmektedir. Nitekim yayın sayısı Türkiye’den daha az olan bazı ülkelerin (Arjantin, Meksika, İrlanda ve Şili) aldıkları atıf sayısı bakımından Türkiye’nin önünde oldukları işaret edilmektedir (Arıoğlu ve Girgin, 2002:65). 5.2 Türkiye’nin Coğrafya Biliminde Uluslararası Yayın Performansı Atıf indekslerine göre coğrafya biliminin yayın pratiğini (yayının türü, şekli, atıf düzeyi ve dergi seçimi vb.) ele alan tüm coğrafyacılar, coğrafya biliminin ikili (düalist) yapısı nedeniyle, analizlerini fiziki ve beşeri coğrafya için ayrı ayrı yapma yolunu seçmektedirler (Bkz. Bodman, 1991; Gregory vd., 2002; Gutierrez ve Lopez-Nivea, 2001; Ferguson, 2003; Johnston, 2003; Whitehand, 1985; Turner, 1988; Wrigley ve Matthews, 1986). Gerçekten coğrafya bilimi yüzyıllar boyunca bu ikili yapısından dolayı bir taraftan fen bilimleri içinde, diğer taraftan sosyal bilimler içinde sınıflandırılmaktadır. Çizelge 2. SCI’daki fiziki coğrafya dergilerinin etki faktörleri, TÜBİTAK sınıflaması ve Türkiye’den yayın sayısı Derginin Adı 1999 2000 2001 2002 2003 1999-2003 ortalaması TÜBİTAK’a göre sınıflama 1945-2004 döneminde Türkiye’den yayın sayısı 1 Antarctic Science 1,167 1,433 0,940 0,854 1,265 1,132 B 2 Arctic 1,438 0,880 0,733 0,840 0,518 0,882 B 3 Arctic Antarctic and Alpine Research 0,725 1,191 1,214 0,964 0,954 1,010 B 4 Earth Observation and Remote Sensing 0,000 0,111 0,117 0,105 0,229 0,112 C 5 Earth Surface Processes and Landforms 1,040 1,247 0,989 1,230 1,246 1,150 B 2 6 Geodinamica Acta 0,972 0,490 0,736 0,978 1,429 0,921 B 17 7 Geografiska Annaler Series A-Physical Geography 1,048 0,868 0,802 1,021 0,349 0,818 B 8 Geographie Physique et Quaternaire 0,491 0,804 0,698 0,111 * 0,526 C 9 Geoinformatica * * * * 0,839 0,839 B 10 Geomorphology 1,213 1,079 1,301 1,669 1,306 1,314 A 3 11 Global and Planetary Change ** ** ** 1,262 1,993 1,628 A 12 Global Ecology and Biogeography 0,987 1,026 1,595 1,700 2,054 1,472 A 13 Holocene ** ** 1,979 1,852 2,281 2,037 A 1 14 International Journal of Geographical Information Science 0,940 0,988 0,905 0,821 0,988 0,928 B 15 ISPRS Journal of Photogrammetry and Remote Sensing 0,492 0,692 0,963 0,389 0,472 0,602 B 3 16 Journal of Biogeography 1,234 1,440 1,497 1,788 2,097 1,611 A 1 17 Journal of Coastal Research ** ** ** 0,797 0,772 0,785 B 3 18 Journal of Glaciology ** ** ** 1,471 1,819 1,645 A 19 Landscape Ecology 1,396 1,408 1,863 1,675 1,08 1,484 A 1 20 Landscape and Urban Planning 0,340 0,637 0,477 0,478 0,925 0,571 B 4 21 Mountain Research and Development 0,533 0,444 0,247 0,218 0,312 0,351 C 3 22 Palaeogeography Palaeoclimatology Palaeoecology ** ** ** 1,497 1,766 1,632 A 3 23 Permafrost and Periglacial Processes 0,852 0,983 0,807 0,983 1,210 0,967 B 24 Photogrammetric Engineering and Remote Sensing 1,006 0,783 0,841 1,176 0,857 0,933 B 6 25 Photogrammetric Record ** 0,282 0,353 0,633 0,519 0,447 B 2 26 Physical Geography 0,274 0,362 0,459 0,629 0,600 0,465 B 27 Polar Research 0,414 0,246 0,833 0,604 1,120 0,643 B 28 Progress in Physical Geography 1,435 0,930 1,190 1,048 1,036 1,128 B 29 Quaternary International ** ** ** 1,087 1,422 1,255 B 30 Quaternary Research ** ** ** 2,287 2,248 2,268 A 31 Quaternary Science Reviews ** ** ** 2,842 3,181 3,012 A 11 32 Zeitschrift für Geomorphologie 0,613 0,644 1,151 0,664 0,611 0,737 B 8 Ortalama Etki Faktörü 0,818 0,797 0,897 1,065 1,190 0,953 68 Kaynak: ISI (1999-2003a), ISI (1945-2005) ve TÜBİTAK (2005)’den hesaplamalardan elde edilmiştir Not: * işareti olan yıllarda sözkonusu dergiler SCI tarafından taranmamaktadır. ** işareti olan yıllarda sözkonusu dergiler SCI tarafından taranmakla birlikte fiziki coğrafya kategorisi dışında sınıflandırılmıştır. Coğrafyanın bu ikili yapısını en iyi gösteren örneklerden biri, birçok ülkede (ABD ve İngiltere gibi) coğrafya bölümlerinin bazı üniversitelerde sosyal bilimler veya edebiyat fakülteleri (College/Faculty of Social Science, College/Faculty of Liberal Arts, College/Faculty of Arts yada Faculty of Letters) içerisinde yer alırken, bazı üniversitelerde fen fakültesi (College/Faculty of Science) bazen ve daha nadir şekilde her ikisinin birlikte olduğu fakülteler bünyesinde (College of Arts and Science gibi) ya da çevre ve yer bilimleri fakülteleri (College of Environments and Earth Science, College of Earth and Mineral Science) gibi tamamen farklı bir fakülte içerisinde yer alabilmesidir (Johnston, 1994:312). Hatta Avustralya ve Yeni Zelanda gibi bazı Anglo-sakson ülkelerinde genç kuşak coğrafyacılarının düşüncelerini yansıtacak şekilde fiziki ve beşeri coğrafyanın iki ayrı bölüm şeklinde iki ayrı fakülte bünyesinde oluşturulduğu üniversitelere de sıkça rastlanmaktadır. Keza benzer durumlara İskandinav ve Doğu Avrupa ülkelerinde de rastlanmaktadır. Nihayet ülkemizde de aynı eğilimin 1930’lardaki Üniversite Reformu sırasında gündeme geldiği, hatta Reform Komisyonu’nun coğrafyayı önce ikiye ayırarak fiziki coğrafyayı fen fakültesine, beşeri 38 coğrafyayı edebiyat fakültesine bağlamayı düşündüğü, ancak son anda bu uygulamadan vazgeçilerek coğrafyanın eskiden olduğu gibi edebiyat fakültesi içinde kaldığı görülmektedir (Akyol, 1943c:274; Erinç, 1973:19). Fiziki ve beşeri coğrafyanın farklılığı veya birliği konusundaki tartışmaları bir tarafa bırakırsak, özellikle son 30 yılda fiziki ve beşeri coğrafya arasındaki ayrımın iyice artması (Gregory vd., 2002:136), bu iki bilim dalına mensup coğrafyacıların tamamen farklı bir yayın pratiğinin oluşması sonucunu doğurmuştur. Böylece fiziki coğrafyacılar makalelerini ağırlıklı olarak yer ve çevre bilimcilerle birlikte multidisipliner dergilerde basmaya eğilim gösterirken, beşeri coğrafyacıların özelikle coğrafya dernekleri tarafından yayınlanan ve sosyal bilimler içerisinde yer alan genel ve uzmanlaşmış coğrafya dergilerini tercih ettikleri görülmektedir (Ferguson, 2003:10; Johnston, 2003:139). Fiziki ve beşeri coğrafyanın yayın tarzındaki farklılık üzerine yukarıda yapılan açıklamanın temel nedeni, coğrafyanın bu iki alanını değerlendirirken fiziki coğrafyayı fen bilimleri bağlamında, beşeri coğrafyayı ise sosyal bilimlerin performansı bağlamında analiz etmenin en objektif ve en sık başvurulan yol olmasından kaynaklanmaktadır. Çizelge 3. SSCI’daki beşeri coğrafya dergilerinin etki faktörleri, TÜBA sınıflaması ve Türkiye’den yayın sayısı Derginin Adı 1999 2000 2001 2002 2003 1999-2003 ortalaması TÜBA’ya göre sınıflama 1945-2004 döneminde Türkiye’den yayın sayısı 1 Annals of the Association of American Geographers 2,218 2,109 1,855 2,586 1,972 2,148 A 1 2 Antipode 1,162 1,226 1,385 1,566 1,926 1,453 A 3 Applied Geography 0,660 0,413 0,571 0,316 0,605 0,513 B 4 Area 1,153 1,215 0,883 1,256 1,480 1,197 A 1 5 Australian Geographer 0,472 0,590 0,684 1,425 1,135 0,861 B 6 Canadian Geographer 0,519 0,796 0,554 0,405 0,795 0,614 B 7 Cartographic Journal 0,156 0,161 0,087 0,069 0,152 0,125 B 2 8 Cultural Geographies 0,658 0,590 0,650 0,841 1,087 0,765 B 9 Economic Geography 1,277 1,909 1,441 2,455 1,892 1,795 A 3 10 Environment and Planning A 1,129 1,210 1,070 1,463 1,780 1,330 A 7 11 Environment and Planning D Society and Space 2,217 2,152 1,583 2,377 2,269 2,120 A 2 12 Eurasian Geography and Economics 0,629 0,362 0,768 0,857 0,926 0,708 B 13 Geoforum 0,816 1,518 1,456 1,848 1,273 1,382 A 14 Geographical Analysis 0,953 1,024 0,659 0,949 0,902 0,897 B 15 Geographical Journal 0,977 0,930 0,523 0,791 0,395 0,723 B 1 16 Geographical Review 0,581 0,277 0,176 0,288 0,388 0,342 B 2 17 Geographische Zeitschrift 0,100 0,294 0,091 0,700 0,567 0,350 B 18 Geography 0,195 0,323 0,294 0,380 0,386 0,316 B 19 International Journal of Geografical Information Science 0,940 0,988 0,905 0,821 0,988 0,928 A 20 Journal of Geography 0,639 0,831 0,550 1,019 ** 0,760 B 21 Journal of Geography in Higher Education 0,825 1,140 0,852 1,065 0,727 0,922 B 22 Journal of Historical Geography 1,128 0,795 0,278 0,780 0,554 0,707 A 1 23 Landscape and Urban Planning * * 0,477 0,478 0,925 0,627 B 4 24 Mitteilungen der Osterreichischen Geographischen Gesellschaft 0,077 0,083 0,240 0,962 0,037 0,280 B 2 25 Papers in Regional Science 0,163 0,182 0,457 0,458 0,500 0,352 B 3 26 Political Geography 1,831 1,226 1,519 1,530 2,250 1,671 A 27 Proffessional Geographer ** 1,133 0,698 1,043 1,465 1,085 B 2 28 Progress in Human Geography 1,983 2,386 2,288 2,762 3,653 2,614 A 29 Regional Studies * * * * 0,924 0,924 A 30 Scottish Geographical Journal 0,440 0,292 0,439 0,158 0,229 0,312 B 31 Singapore Journal of Tropical Geography 0,440 0,280 0,344 1,000 0,273 0,467 B 32 Tijdschrift voor Economische en Sociale Geografie 0,474 0,311 0,464 0,612 0,778 0,528 B 3 33 Transactions of the Institute British Geographers 1,855 2,698 3,093 2,574 2,438 2,532 A 34 Urban Geography 0,724 0,831 0,649 0,986 1,192 0,876 A 34 *** Ortalama Etki Faktörü 0,884 0,946 0,848 1,116 1,117 0,982 Kaynak: ISI (1999-2003b) , ISI (1956-2005) ve TÜBA (2003) ‘dan hesaplamalardan elde edilmiştir. Not: * işareti olan yıllarda sözkonusu dergiler SSCI tarafından taranmakla birlikte beşeri coğrafya kategorisi dışında sınıflandırılmıştır. ** işareti olan yıllarda sözkonusu dergiler SSCI tarafından taranmasına rağmen JCRs’de bu dergilere ait etki faktörü bulunmamaktadır. *** Annales de Geographie 1987’dan itibaren, Geografiska Annaler Series B-Human Geography ise 1990’dan itibaren indeks kapsamından düşmüşlerdir. Ancak ISI’da tarandığı dönemde her birinde Türkiye’den birer yayın vardı. Böylece Türkiye’den toplam yayın 36’yı buluyordu. Nitekim ISI coğrafyanın yüzyıllardan bu yana sürdürmekte olduğu bu yapıyı dikkate alarak coğrafya biliminin dergilerini iki ayrı kategori içerisinde değerlendirmektedir. ISI’nın SCI dizini altında taranan fiziki coğrafya dergilerinin tümünün interdispliner özellikli olması, bu kategorideki dergi sayısının yıllar itibariyle artmasına ya da azalmasına sebep olmaktadır. Örneğin ISI 1999-2001 yılları arasında çizelge 2’de yer alan 9 dergiyi SCI’da taramasına rağmen, fiziki coğrafya dışında sınıflandırmıştır. Buna karşın beşeri coğrafya dergilerinin tamamına yakınının coğrafya biliminin geleneksel temel dergilerinden oluşması ve bu dergilerin fiziki coğrafya dergilerine göre bir anlamda göreceli olarak daha az interdisipliner özellik taşıması nedeniyle yıllar itibariyle hemen hemen hiç değişmeden SSCI dizininde sınıflandırıldığı görülmektedir (Çizelge 3). Tüm bunların yanı sıra atıf indekslerinde taranan hem fiziki, hem de beşeri coğrafyacılar tarafından “coğrafi dergi” olarak kabul 39 edilen başka dergilerin de8 olduğu ve coğrafyacıların bu dergilerde de önemli sayıda yayın yaptıkları görülmektedir. Ayrıca atıf indekslerince taranmayan ancak coğrafi bilginin dünya ölçüsünde yayılmasında ve gelişmesinde son derece önemli katkı sağlayan birçok coğrafya dergisinin bulunduğu ve bunların tamamına yakınının coğrafi alan indeksleri (Current Geographical Publication, Geo Abstracts, Bibliographie Geographique Internationale, Referativnyi Geografiia) tarafından tarandığını belirtmek gerekir (Harris ve Fellmann, 1981). 5.2.1.1 Fiziki ve Beşeri Coğrafya Dergilerine Göre Coğrafyanın Uluslararası Yayın Performansının Değerlendirilmesi Çizelge 2 ve 3’de yer alan fiziki ve beşeri coğrafya dergilerinin 1945-2004 arasında taranması sonucu Türkiye’den toplam 104 yayının (68 fiziki coğrafya, 36 beşeri coğrafya) bu dergilerde basıldığı saptanmıştır. Yayın sayısının yıllara göre dağılımı incelendiğinde, son 3 yıl ile 1999 ve 2001 yıllarındaki Türkiye özel sayısında9 yayımlanan 21 makaleyi dışarı bırakırsak, yıl başına bir yayın bile düşmemektedir. Dahası 34 yıl hiç yayın yapılmamıştır. Buna karşın 1986’dan itibaren hemen her yıl yayın yapıldığı, yani yayın yapma sıklığının arttığı görülmektedir. Burada göze çarpan en ilginç nokta, 2000’lerin başından itibaren yayın sayısında kayda değer bir artışın ortaya çıkmasıdır (Şekil 1). Son dönemdeki bu artışın en önemli nedenlerinden biri, YÖK’ün 2001 yılından itibaren doçentlik sınavlarında yurt dışı yayını bazı alanlar için zorunlu kılması, bazıları için ise daha fazla puan vermesinden kaynaklanmaktadır. Bunun yanında son zamanlarda birçok üniversitenin kalite anlayışı çerçevesinde akademik atama ve yükseltmelerde performans kriteri olarak yurt dışında yapılan yayınlara ağırlık verme yolunu benimsemesi de genel olarak Türkiye’nin, özelde de bilim dallarının yayın sayısında artışlara neden olmuştur (Ak ve Gülmez, 2004; Göker, 2003; Şenses, 2003; Tekeli, 2002; Yurtsever, 2003). Ayrıca Türkiye’nin uluslararası yayın performansının 1980’lerin ortalarından itibaren yükselmesinde başka faktörlerinden etkili olduğunu belirtmek gerekir. Bunlar arasında üniversite sayısının artması, yurt dışından doktora yapanların dönmesi, Anglo-sakson üniversite sisteminin benimsenmesi10, çeşitli ulusal (DPT gibi) ve uluslararası kuruluşların araştırma projelerini fonlaması, TÜBA ve TÜBİTAK’ın uluslararası yayınları teşvik etmesi sayılabilir (Ak ve Gülmez, 2004:529-530; Yurtsever, 2003:21). Şüphesiz Türkiye geneli için geçerli olan bu nedenlerin değişik ölçülerden coğrafya içinde aynen geçerli olduğu anlaşılmaktadır (Bkz. Çizelge 5,6,7,8). 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 1949 1950 1952 1955 1962 1964 1969 1970 1983 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 Yayın sayısı Fiziki coğrafya Beşeri coğrafya Coğrafya Şekil 1. SCI Fiziki coğrafya ve SSCI beşeri coğrafya dergilerinde Türkiye’den yapılan yayınların yıllara göre gelişimi 40 Yayınların üniversitelere dağılımı incelendiğinde, büyük çoğunluğunun (%84) Ankara, İstanbul ve İzmir gibi metropollerde yer alan üniversiteler ve kurumlar tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir (Şekil 2). Türkiye geneli için yapılan araştırmalarda aynı sonuçlara ulaşmıştır (Ak ve Gülmez, 2004; Tonta ve İlhan, 1997; Uzun, 1998). Bu durumun temel nedeni, bu şehirlerde daha fazla sayıda üniversite ve araştırma kurumunun bulunması ile bunların ülkenin zengin kütüphanelerini içerisinde barındıran, çok sayıda bilimsel faaliyetin yapıldığı, en eski ve en köklü kurumsallaşmış yapıya sahip büyük üniversite ve kurumlar olması ile açıklanabilir (Ak ve Gülmez, 2004:529). Yayınların türüne göre değerlendirilmesi sonucu, %96’sının makale, geri kalanının da editöre mektup, kitap değerlendirme ve editöryal nottan oluştuğu görülmektedir. Yayınları dillere göre dağılımına bakıldığında ise, %95’inin İngilizce geri kalan %5’inin de Almanca ve Fransızca olduğu; yazar sayısı bakımından ise, yayınların %47’sinin tek yazarlı, %24’ünün iki yazarlı, %13’ünün üç yazarlı ve geri kalan %16’sının da dört ve daha fazla ortak yazara sahip olduğu saptanmıştır. Türkiye geneli için yapılan çalışmalarda yayın türü bakımından makalenin, dil açısından İngilizce’nin en büyük paya sahip olduğunu, yazar sayısının ise giderek artma eğilimi gösterdiğini ortaya koymuştur (Tonta ve İlhan, 1997; Uzun, 1998; Yurtsever vd., 2001, 2002). 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 ODTÜ İTÜ Ankara MTA İstanbul Hacettepe Bilkent Süleyman Demirel Ege Karaelmas Dokuz Eylül Çukurova TÜBİTAK Deniz Kuv. Kom. Fatih Yıldız Atatürk Ondokuz Mayıs Kocaeli Erciyes KTÜ Cumhuriyet Gebze YTE Selçuk Yayın sayısı Fiziki coğrafya Beşeri coğrafya Şekil 2. SCI Fiziki coğrafya ve SSCI beşeri coğrafya dergilerinde Türkiye’den yapılan yayınların üniversitelere dağılımı (1945-2004) Yayınların nitelik ya da kalitesini belirleyen bir kriter olarak dergi etki faktörüne göre yapılan analiz sonucu, coğrafya dergilerinde yayımlanan makalelerin ortalama etki faktörünün (1,063) Türkiye’nin ortalama etki faktörünün (0,975) üzerinde olduğu saptanmıştır. Bu durum, yapılan yayınların kalitesinin ülke ortalamasından daha iyi, dünya ortalaması ile hemen hemen eşit düzeyde olduğu şeklinde yorumlanabilir. Yapılan atıfların %34’tü etki faktörü 1’in üzerinde olan dergilerde (TÜBİTAK ve TÜBA sınıflamasına göre A sınıfı dergilerde) yapılırken, %62’si etki faktörü 0,5 ile 1 arasında olan dergilerde (B sınıfı) ve %4’ü de 0,5’in altında etki faktörüne sahip dergilerde (C sınıfı) yapılmıştır. 66 coğrafya dergisinden 31’inde Türkiye’den yayın bulunmaktadır. Türk bilim insanlarının en fazla yayın yaptığı dergiler Geodinamica Acta, Photogrammetric Engineering and 41 Remote Sensing, Zeitschrift Für Geomorphologie, Landscape and Urban Planning, Environment and Planning A, Papers in Regional Science, Economic Geography ve Tijdschrift voor Economische en Sociale Geografie şeklinde sıralanmaktadır. Yayınların niteliğinin belirlenmesinde kullanılan diğer bir ölçüt, makalenin aldığı atıf sayısıdır. Bu açıdan coğrafya dergilerinde yayınlanan makalelerin aldığı atıf sayısını gösteren çizelge 4 incelendiğinde, yarısının hiç atıf almadığı, ¼’ünün ise sadece bir atıf aldığı görülmektedir. Toplam atıf sayısı makale sayısına oran

Yorum Ekleme Formu

Makale:

Spot Makale